Obezite, çeşitli faktörlerin etkileşimi sonucu ortaya çıkan bir hastalıktır. Bunlar ortasında beslenme alışkanlıkları, ömür stili, ruhsal faktörler ve genetik faktörler yer alır. Son yıllarda yapılan araştırmalar, obezitenin genetik faktörlerinin de kıymetli bir rol oynadığını göstermiştir. Kimi genetik mutasyonlar, yağ metabolizması, iştah ve tokluk hissi üzere faktörleri etkileyerek obeziteye yatkınlık oluşturabilir.
Obezitenin, bedende çok yağ birikimi sonucu oluşan kronik bir hastalık olduğunu belirten Özel İntergen Genetik Hastalıklar Kıymetlendirme Merkezi kurucu doktoru Prof. Dr. Serdar Ceylaner, “Obezite, sıhhat üzerinde birçok olumsuz tesire sahiptir. Kalp hastalığı, diyabet, yüksek tansiyon, kolesterol yüksekliği, eklem sorunları ve uyku apnesi üzere önemli sıhhat sıkıntılarına neden olabilir. Obezite, tıpkı vakitte kişinin hayat kalitesini de olumsuz istikamette etkileyebilir. Bu nedenle, obezite denetim altında tutulması önemlidir” dedi.
Prof. Dr. Serdar Ceylaner, obeziteye yatkınlık oluşturan genlerin, yağ metabolizması, iştah ve tokluk hissi üzere faktörleri etkileyen genler olduğunu tabir ederek şunları söyledi: “En sık incelenen genler ortasında FTO, MC4R ve PPARG yer almaktadır. FTO genindeki mutasyonlar, yağ hücrelerinin boyutunu ve sayısını artırarak obezite riskini artırabilir. MC4R genindeki mutasyonlar, iştahı denetim eden sistemleri etkileyerek obeziteye yatkınlık oluşturabilir. PPARG genindeki mutasyonlar ise yağ hücrelerinin oluşumunu ve yağ depolama kapasitesini artırarak obeziteye neden olabilir. Üstte verilen genlerin haricinde birçok genin obezite üzerinde tesiri olduğu bilinmektedir.”
Obezitenin, günümüzde giderek artan bir sıhhat sorunu haline geldiğini ve yalnızca fizikî sıhhat meselelerine değil, birebir vakitte ruhsal ve toplumsal problemlere da yol açtığını söyleyen Prof. Dr. Serdar Ceylaner, “Obezite, çeşitli faktörlerden kaynaklanabilir, lakin genetik faktörlerin de değerli bir rolü olduğu artık bilinmektedir. Obeziteye yatkınlığı olan bireylerin genetik merkezlere başvurması hayli değerlidir. Bu merkezlerde, obezitenin genetik nedenleri ile ilgili testler yapılabilir ve kişinin genetik yatkınlığı belirlenebilir. Bu sayede, bireylerin ömür usullerini belirleyerek, obezite riskini azaltmaları için gerekli tedbirleri alması mümkün olur. Genetik merkezlere başvurmak, yalnızca obeziteye yatkınlığı olan bireyler için değil, tıpkı vakitte obezite tedavisi gören şahıslar için de kıymetlidir. Kişinin genetik yatkınlığı belirlendikten sonra ve tedaviyi etkileyecek başka hastalıklarının belirlenmesi, uygun bir beslenme, tedavi programı ve antrenman planı oluşturulabilir. Ayrıyeten, kişinin genetik yatkınlığına nazaran ilaç tedavisi ve cerrahi müdahale üzere seçenekler de değerlendirilebilir” dedi.
Gençlerimizi obeziteden korumak için neler yapabiliriz?
Obezitenin önlenmesi ve denetim altına alınması için kişisel ve toplumsal bazda çeşitli adımlar atılabileceğini söyleyen Prof. Dr. Serdar Ceylaner, “Sağlıklı beslenme alışkanlıklarının kazandırılması, tertipli antrenman, medya ve reklamların denetimi, aile içi bağlantı ve takviye, toplumsal farkındalık projeleri obezite ile çabada kıymetli ana başlıklardır” dedi.
Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı
