Okula giderken bir poğaça, bir meyve suyu ile beslenen çocukları bekleyen kapalı tehlikeye karşı uyaran uzmanlar, yetersiz beslenmenin yalnızca yemeğin az yenilmesi yahut hiç yenilmemesi değil, yenilen yemeğin besleyiciliğinin az olması manasına da geldiğini söylüyor. Çocukların gelişme sürecinde kalori muhtaçlıklarının yüksek olduğunu ve daha çok protein, kalsiyum, demir üzere minerallere muhtaçlık duyduklarını belirten Uzman Diyetisyen Hülya Yiğit, “Çocukluk periyodunda yetersiz beslenmeye bağlı olarak zeka geriliği, öğrenme zahmeti, görme sıkıntıları, diş ve dişeti meseleleri en sık görülebilen sıhhat sıkıntılarındandır.” dedi.
Üsküdar Üniversitesi NPİSTANBUL Hastanesi Uzman Diyetisyen Hülya Yiğit, çocukluk periyodunda beslenmenin değerine işaret ederek, ailelere ihtarlarda bulundu.
Beslenmenin ömrün her evresinde çok kıymetli söz eden Yiğit, şunları anlattı:
“Ancak; büyüme ve gelişmenin süratli olduğu çocukluk periyodunda daha da değer kazanır. Bilhassa son yıllarda gelişmekte olan toplumlarda yetersiz beslenmeye bağlı olarak ‘gizli açlık’ olarak isimlendirilen; demir, iyot, çinko üzere hayati ehemmiyet taşıyan mineraller ve vitaminlerin bedene yetersiz alınması ile ortaya çıkan tablo ile daha sık karşılaşılıyor. Yetersiz beslenme yalnızca yemeğin az yenilmesi yahut hiç yenilmemesi değil, yenilen yemeğin besleyiciliğinin az olması manasına da geliyor.”
Her yiyecek besin kıymeti taşımayabiliyor
Besin sözünün kökeninin besleyicilikten geldiğini kaydeden Yiğit, şöyle dedi:
“Vücuda aldığımız her yiyecek besin pahası taşımayabiliyor. Bu kavramdan yola çıkarak bilhassa çocukların tüketmeyi çok sevdiği jelibonlar, mısır cipsleri, bisküviler, katı yağ ile yapılan poğaçalar ve paketli meyve sularının besleyiciliklerinin hayli düşük, yani vitamin-mineral içeriklerinin hayli zayıf olduğunu söyleyebiliriz. Zira, bedenin hiçbir besin öğesi muhtaçlığını karşılamazlar. Yalnızca güç verirler. Ayrıyeten karın etrafını yani iç organları yağlandırma tesirleri ve daha çok acıktırma potansiyellerinin olduğunu da unutmamak gerekir.”
Beyin gelişimi için Omega-3 alınması önemli
Hülya Yiğit, çocukların gelişme sürecinde kalori muhtaçlıklarının yüksek olduğunu ve daha çok protein, kalsiyum, demir üzere minerallere gereksinim duyduğunu anlatarak, gelişim çağındaki çocukların günlük beslenmeleri konusunda şu bilgileri verdi:
“Her gün en az 2 su bardağı süt, yoğurt yahut kefir, 1-2 dilim peynir, toplamda 5 porsiyon zerzevat ve meyve tüketmeleri gerekir. Bilhassa demir eksikliğinin sık görüldüğü bu periyotta haftada en az 3-4 gün hayvansal kaynaklı demir ve protein alımına yönelmek, kırmızı-beyaz et tüketmek kıymetli. Bilhassa beyin gelişimi ve hafızayı güçlendirmek için hayvansal Omega-3 kaynağı olan somon ve uskumru üzere yağlı balıkların da en az haftada 2 gün tüketilmesi gerekir. İçerdikleri magnezyum, potasyum, bitkisel Omega-3 nedeniyle günlük 8-10 adet fındık, ceviz, badem üzere yağlı tohumların ve kuru meyvelerin tüketimini de göz gerisi etmemek gerekir.”
Beslenme yalnızca açlık giderme davranışı değil
Beslenmenin yalnızca açlığı giderme davranışı olmadığını belirten Hülya Yiğit, kelamlarını şöyle tamamladı:
“Yetişkinlik temellerinin atıldığı çocukluk periyodunda daha da kıymetlidir. Çocukların ne kadar büyüyüp gelişebilecekleri genetik yapılarıyla bağlıdır lakin; yapılan araştırmalarda yetersiz ve istikrarsız beslenen çocukların, genetik potansiyellerini yakalayamadıkları da görülmekte. Bunlara ek olarak çocukluk devrinde yetersiz beslenmeye bağlı olarak zeka geriliği, öğrenme zahmeti, görme sıkıntıları, diş ve dişeti problemleri en sık görülebilen sıhhat meselelerindendir.”
Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı
Bir yanıt bırakın